İnsanı vezirde eden rezil de eden bir tercihtir arkadaş. Arkadaşın ne olduğunu anlatmaya gerek yok. Kelime anlamı, tanımı…vs. aslında net ifade edemezsekde hepimizin yaşayarak çok iyi bildiği bir konu. Tanıdıklıktan başlayarak sırdaşlığa, dostluğa birbirinin yerine büyük fedakarlıklara ve eş olmaya kadar düşünsel, duygusal, davranışsal bir çok özelliğe sahiptir her birimiz için. Yani kısacası inkar edilemez ve göz ardı edilmemesi gerekli hayatımızdaki en önemli bölümdür arkadaşlık.(Hatta bu bakış hayvanlar aleminde bile söz konusu olan bir durumdur.)
İnsan olarak hepimizin başına gelen ve gelmemişse bir problem olarak algılanıp getirilmesi ısrarla tavsiye edilen bir husus arkadaşlık. Her yaşta ve dönemde farklı tonlarda, düzeylerde yaşadığımız arkadaşlığı dikkatle irdelediğimizde ilk cümlemizdeki sonuca varmamamız adeta imkansız. Hayatımız bu sonucun yaşandığı kareler ve fragmanlar’ la dolu.
Bir canlı olarak insanın sosyalleşmesi ve sorumluluklar alması gerçeğinden hareketle kelimenin bütün anlamlarıyla birlikte arkadaşsız kalmak imkansız.
Bir çok insan aynı zamanda kimliğini ve kişiliğini arkadaşlıklar yaşadıktan sonra ve bu etkileşimin bir ürünü olarak kazanır. Etkileyen ve etkilenen bir varlık olduğumuzu unutmadan yaşanan arkadaşlık herhalde en uygun olanı olsa gerek. İşte o zaman bilinçli ve farkında bir tercihten söz etmek mümkün ve sonucu konusunda hayal kırıklığı, ihanet,…gibi beklenmedik bir çok şeyden bahsedilmemiş olur.
İçimiz daraldığında bir nefes olan, çözümsüzlüğümüzde ışık olan, içimizdeki devi uyandırıp bizi muhteşem olmaya iten, yorulduğumuzda kolumuzdan tutan hatalarımızda uyaran, sevmeyi, taraf olmayı, düşmanlığı birlikte öğrendiğimiz, elimizde ve ayağımızdan taş bağlayarak bizi denizin dibine iten, hayattan soğutan, kendimizden nefret ettiren, etrafımıza zararlı hale getirip beddualar, ahhlar kazandıran, kendimizi yok etmeye azmettiren,… bütün bunlar ve anlatılmayanların müsebbibidir arkadaş.
Öyleyse hem kendimiz için hem de sorumluluğunu aldığımız çocuklarımız için daha dikkatli ve özenli durmalıyız bu konuda.
Bütün bunları biliyor muyduk acaba? Olsun. Biliyor idiysek şimdi daha da ağırlaştırıcı sebeplerimiz var o zaman. Kendimize uygun olanı seçerken, tıpkı hayat arkadaşımızı seçer gibi çocuklarımızınkine de bir o kadar özen göstermeli ve önemsemeliyiz.
Aklımıza sanki çocuklarımıza çok müdahale ediyormuşuz fikri gelse de, bu konuda çok pasif kalmamamız gerektiğini bilmek zorundayız. Çünkü hayatların tekrarı olmadığı gibi, bize dokunmaması da imkansızdır.
Hepimiz 5 yaşında, 13 yaşında, 19 yaşında ve hatta 34 yaşında, ….. kimlerle arkadaş olduk ve şimdi ne halde ilişkilerimiz ve her birimiz nasıl değişimler geçirdik… Hayatımızın ve değişimlerimizin hepsinde önemli ölçüde arkadaşlıklarımızın etkisi yok mudur acaba?.
Öyleyse arkadaşlıklarda kendimize dikkat etmemiz gerektiği gibi henüz hayata ve kendine acemi- tecrübesiz olan çocuklarımızın da arkadaşlık seçimlerine özen göstermemiz gerekiyor.
Geçmişten günümüze miras bırakılan değerli inciler, özdeyişlerimiz şöyle hatırlatırlar bizlere konunun önemini;
“Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim”
“Üzüm üzüme baka baka kararır”
“Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan alır”
“Ana ve babamızı kader, arkadaşımızı kendimiz seçeriz”
“İyi bir arkadaşın varsa aynaya ihtiyacın yoktur”…..
Tüm bu içerikler bakıldığında da arkadaş-arkadaşlığın hayatımızdaki önemini anlamaya ve yerini görmeye yetecektir.
Özellikle çocuklarımızın arkadaş seçiminde nelere dikkat etmemiz gerektiğinden ve onlara nasıl yaklaşılmasının daha olgun olacağından da bahsetmek gerekiyor.
Çocukların her yaş için arkadaş seçerken farklı özelliklere göre davrandığını bilmemiz gerekiyor. Yani çocuklarımızın yaşı ve gelişim dönemleri arkadaşlıklarında ayırıcı bir özelliktir. Oyun çağındaki çocuğumuzun arkadaşlıklarında daha çok isteklerine cevap bulabilmesi, somut kazanımlara ve ilk defa tanıştığı sosyal ortamın vereceği hazzı yaşaması önceliği varken, ilköğretim döneminde bu bazı tepkiselliklere (cinsiyet/grup…) ve özdeşimlere dönüşmekte devamında ergenlikte ise düşünsel ve duygusal arayış ve tatmin kaynakları arkadaşlıkların temel ölçütünü oluşturmaktadır. Tüm bu değişim ve gelişmeleri tanımak çocuğumuzun daha sağlıklı bir süreçte devam etmesini sağlayacak ve vermemiz gereken destek yada korumamız gerekli durumlarda önemli yanlışlıklar yapmaktan, akıntıya karşı kürek çekmekten kurtulmuş olacağız.
Tüm aşamalarda ve zamanlarda arkadaşlar aynı zamanda çok önemli düzeyde öğrenme, etkileme ve motivasyon kaynaklarıdır. Hepimiz bir çok şeyi arkadaşlarımızdan öğrenmişizdir. Anne ve babamızın ve hatta öğretmenimizin onca çabasına rağmen arkadaş ortamlarında çok daha etkili ve hızlı öğrenmeler yaparak hırslar kazanmış ve yaşantılarımıza anlamlar yüklemişizdir. Yani arkadaşı zararlı bir etki aracı yada boş zaman uğraşı olarak değil daha çok yararlanılacak bir kaynak olarak görmek daha doğru olacaktır.
En önemli yönü de bu ortamların çocuğun yaşına göre öğrenme, kimlik,kişilik ve motivasyonu için önemli düzeyde taklit,modelleme ve etkileme,bağımlılık,… gibi süreçleri içerisinde barındırmasıdır. Aile olarak çocuklarımıza bu konularda çok dikkat etmeli ve ortamları ayarlamak, kontrol etmek gibi destekler sunmalıyız.
Çocukların zararlı alışkanlıklar kazanmalarının, grup etkileşimlerine girerek bir çok kontrolsüz unsura açık hale gelmelerinin hassasiyetini gözden kaçırmamakta önemli bir yaklaşım olmalıdır. Bir çok çocuk yanlış ve zararlı davranışlarının, alışkanlıklarının hemen hemen tamamını ilk defa arkadaş ortamlarında tanımakta-kazanmakta ve yine aynı ortamlar bu gibi sıkıntıların hayat bulma alanları görevini yürütmektedir.
Anlayışla ve daha dikkatli davranmamız gereken bir diğer husus çocuklarımıza verdiğimiz harçlıklar konusu; aile yapımızı da dikkate alarak çocuğun yaşantısında diğer ihtiyaçlarını karşılama biçimimize yani alıştırdığımız sisteme çok ters olmayan bir tavrımızın olması gerekiyor. Devam ettiği okul yada birlikte olduğu arkadaş ortamlarının bu konudaki yapılarını da bilmek ve uygun davranmak önemlidir. Çok harçlık alan arkadaşlarının olduğu bir ortamda hiç harçlık vermediğimiz ya da kısıntılı davrandığımız çocuğumuzun bir çok karmaşa ve yanlışlıklarla beraber kişiliğinde ve motivasyonunda ciddi tahribatlar olacağı aşikardır. Zamana, ortama ve çocuğun yaşına uygun olarak harçlık vermenin gerektiğini bilmeli ancak günlük, haftalık,aylık yada ne kadar verilmesi ile ilgili uygun bir düzeni kendi şartlarımıza göre ayarlamalıyız. Mümkünse haftalık yada yaşı biraz daha büyükse (15’ten yukarı gibi) aylık verilmesi hatta bu gibi konularla ilgili olarak sınıf öğretmeni ve velilerinin işbirliği ile ortak kararları uygulamak daha yararlı olacaktır.
Çocuklarımızın öncelikle küçük yaşlarda anne-abi-abla,…gibi başkalarına ait eşyaları (elbise, malzeme,…) kullanma hevesleri, devamında büyüdükçe arkadaşları ile aralarında özel eşyalarını ödünç alma ve anne-babasının bilgisi dışında kullanma davranışları dikkatle ve hassasiyetle ele alınması gereken bir husustur. Müdahalelerimizin çocuklarımızı ürkütmeden ve gizli tavırlara dönüştürmelerine yol açmadan anlayışla tanımlanması gerekmektedir…..
Unutulmaması gereken önemli bir diğer husus ise , çocuklarımızın arkadaşlarını bizimde tanımamız ve gerekiyorsa onlar için ortamlar oluşturarak istediğimiz ve gerektiği yönde düzenleme yönlendirmeleri ile etkileme çabalarımızın varlığı söz konusu olmalıdır. Çocuklarımızın arkadaşlarıyla bizlerde onları çok sıkmadan-bıktırmadan bir şekilde tanışma ve görüşmenin yollarını aramamız bilinçli bir yaklaşım olacaktır.
Son olarak, arkadaş edinmenin doğal bir durum olduğu ve arkadaş edinmemenin-edinememenin yanlış ve eksik olacağını bilmek ; özellikle akranlarıyla olmasının doğru olacağını , yetişkinler olarak bizlerinde görevinin-rolünün onlara birer arkadaş olmaktan çok anlayış göstermek olduğunu unutmamamız gerekiyor…