Turk PDR (Serdal GÜR)
http://www.turkpdr.com/makale/cocuk-psikolojisi/bebekte-guven-duygusu-ve-anne.htm

Bebekte Güven Duygusu ve Anne (09.03.2011)

Çocuk eğitimi açısından çocukluğun ilk beş yılının çok önemli olduğu bir gerçek. Eğitimciler 6 yaşına gelen bir çocuğun kişiliğinin temel yapısının oluştuğunu ısrarla vurguluyorlar. Altı yaşına kadar çocuk, anne-babasından ve yakın çevresini oluşturan diğer bireylerden ve fiziki çevresinden çok yoğun olarak etkilenir.

Çocuk eğitimi açısından çocukluğun ilk beş yılının çok önemli olduğu bir gerçek. Eğitimciler 6 yaşına gelen bir çocuğun kişiliğinin temel yapısının oluştuğunu ısrarla vurguluyorlar. Altı yaşına kadar çocuk, anne-babasından ve yakın çevresini oluşturan diğer bireylerden ve fiziki çevresinden çok yoğun olarak etkilenir. Bütün bunlar onun tarafından, doğduğu andan itibaren dikkatle izlenmiş, sürekli bir gelişim içindeki beyninin bir tarafına not edilmiştir. Gördüğü, duyduğu her şey adeta kişiliğinin arka planını oluşturmuştur.


Bu durum, altı yaşından sonra çocuk için artık hiç bir şey yapılamayacağı, verilen eğitime cevap vermeyeceği anlamına gelmez elbette. Çocuk ilk beş yaştan sonra da etkilenmeye açıktır. Ama etkilenmeye duyarlı oluş ve etkinin kalıcılığı, ilk beş yılda diğer dönemlere göre daha fazla olmakta.
Yalnızca kişilik oluşumu açısından değil, zeka gelişimi açısından da önemli bir dönemdir ilk çocukluk çağı. Araştırmalar, bizlere çocuklardaki zeka oluşumunun yaklaşık P’sinin 4 yaşında tamamlandığını gösteriyor. Yani çocuk, tüm hayatı boyunca ulaşabileceği zeka düzeyinin yarısını 5 yaşına kadar yakalıyor. Bu gerçek bizlere, anne-babanın çocukların ilk beş yılı ile ilgili düşünce, davranış ve projelerini bir kez daha gözden geçirmeleri gerektiğini gösteriyor.
Özellikle ilk iki yılda annenin bizzat ilgi ve yakınlığı, çocuk için geciktirilmesi veya ertelenmesi mümkün olmayan bir ihtiyaçtır. Peki anne nasıl davranmalıdır ki çocuğunu bütün bir hayat boyu etkileyecek bu önemli dönemi hem kendisi hem de çocuğu başarıyla geçirsin?
Anneye Düşen Görevler
Şüphesiz işe doğumdan hemen sonra başlamalıdır anne. Aslında anneler, özellikle ilk doğumlardan sonra bir panik içindedir. Tecrübesiz anne için aylarca bebeği sabırsızlıkla beklemek başka, çocuk doğduktan sonra onunla ideal bir şekilde ilgilenmek çok başka bir şeydir. Artan meşguliyetleri arasında, nasıl davranacağını tam olarak kestiremediği bir minik bebek bulunmaktadır artık.
Pek çok anne için kolay olmayan doğum sonrasının ilk dönemi, çocuğun güven duygusu oluşturabilmesi ve sağlıklı bir kişilik eğitimi için en önemli zaman dilimidir. Bu dönemde bebek, acil ihtiyaçlarının yerine getirilmesi ile birlikte, anne sevgisine de muhtaç durumdadır.
Bir çok anne, bebeklerinin hiç bir şey anlamadığını ve çevresinde olan-bitene kayıtsız olduğunu düşünerek, onları sürekli bir köşede yatırmak ve vakitlerini bitmeyen ev işlerine ayırmak eğilimindedirler. Halbuki bebekler, bizim zannettiğimizin aksine, daha doğduğu andan itibaren herşeyi algılamaya başlayan, ona karşı takınılan tutum ve davranışları adeta hisseden ve gelişen zihninin bir köşesinde saklayan marifetli varlıklardır. O hiç bir şeyden anlamaz, kendi içine dönük gibi görüntülerinin ardında, sanki bizlerin ana-babalık becerilerini denetlemekte, sonuçları da kendi kişilik gelişimlerini oluşturacak yerlere yazmaktadırlar.
Dünya tatlısı bu minikler için doyurulmak, ısınmak ve uyku gerçekten aslî ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçların bir an önce yerine getirilmesi onlar için çok önemlidir. Bunlarla birlikte, bebeği anneye bağımlı kılan çok önemli bir başka ihtiyaç daha vardır: Anne tarafından sevilmek.
Bütün anneler çocuklarını severler. Boşuna söylenmemiştir: “Ana gibi yar olmaz.” “Anasız kuzu melemez.” Bir anne için hissiyat eksikliği söz konusu olamaz elbette. Fakat bu sevginin çocuğa doğru şekilde hissettirilmesidir önemli olan. Söz gelimi üç aylık bir bebeğe sevginin gösterilme şekli ile okul çağındaki bir çocuğun sevilme şekli aynı değildir. Bebekler algılama noktasında çok kabiliyetli oldukları halde, annelerinin kendilerini uzaktan sevdiğini anlayamazlar. Sevildiklerini anlayabilmeleri için fiziksel temas gereklidir. Kucağa alınıp okşanmadıkça sevgiyi hissedemezler. Halbuki çok önemlidir onların sevildiklerini hissedebilmeleri, her seferinde gülümseyen bir çehreyle karşılaşabilmeleri.
Sağlıklı, özgüveni olan, hayata olumlu bakabilen bir çocuk yetiştirmek için, annenin davranışları herkesten daha önemlidir. Ona sevgiyi hissettirmek bir görev gibi yapılmamalı. Bilinmelidir ki, bebekleri içten ve doğallığı olan davranışlar etkiler. Anne, bezini değiştirirken bile onunla konuşmalı ve gülümsemeli. Üzerini değiştirirken o anlamasa da ona neler yaptığını yumuşak bir dille anlatmalı, ona önem verdiğini hissettirmelidir.
Güven Oluşumu
Uzmanlara göre çocukların bebeklik döneminde elde ettiği en önemli şey, dünyaya bakış açısının temelidir. Çocuğunuz, bir bebeğin bakış açısından kendi hayat felsefesini oluşturmakta, yaşamanın ne demek olduğu konusunda temel duygular geliştirmektedir. Ve bu dönemde hayat hakkında da temel bir güven ve mutluluk duygusu veya güvensizlik ve mutsuzluk duygusu oluşturacaktır.
Ağladığında ilgilenilmeyen ve ağlamaya terkedilen bir bebek huzursuz ve mutsuz bir durumdadır. Ağlamak onun tek iletişim yoludur, bildiği tek dildir. Ağlayarak annesine ya da yanındakilere acıktığı, sancısı olduğu ya da başka bir durum için mesaj vermekte, çevresindeki insanların bu mesajı duymalarını ve doğru okumalarını beklemektedir. Bütün çabalarına rağmen onunla hiç kimse ilgilenmediğinde yabancısı olduğu bu dünyanın aslında pek de hoş bir yer olmadığını hissedecek, yaşam hakkında ilk olumsuz izlenimlerini edinecektir. Kabul görmediği, kendisine değer verilmeyen bu “aile” ortamında güvensiz bir kişilik geliştirmeye başlayacaktır.
Ağlayan bebekle ilgilenilmemesinin sebebi, eğer ortada bir ihmal yoksa, ilgilenildiğinde şımarır düşüncesi gibi bir cehalet sözkonusu olabilir. Ya da anne, aile büyüklerinin yanında çocukla ilgileniyor gözükmekten kaçınıyor da olabilir. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Ama sonuç itibariyle hepsinde de, çocuk eğitimi için en verimli dönemi fırsat olarak değerlendirememe gibi bir kaybımız olduğunu bilmeliyiz.
Olumlu Kişilik Kazandırmak İçin
Ona hayatın olumlu yönlerini hissettirebilmenin ilk kuralı, temel ihtiyaçlarının geciktirilmeden yerine getirilmesi ve anne sıcaklığını sonuna kadar yaşayabilmesidir. Eğer çocuk, temel ihtiyaçlarını karşıladığımız ve onu sevdiğimiz konusunda güven duyuyorsa, yaşamanın iyi olduğu konusunda temel bir güvence duymaya başlayacaktır.
Bu güven duygusunu hissetmesi, annenin fırsat buldukça hırpalamadan ve yumuşak bir şekilde bebeğiyle oynaması, onun sadece kişilik gelişimini değil, zeka gelişimini de destekler.
Uzmanlara göre, bir bebek hayatının ilk bir yılında şunları öğrenmiştir:
* Eğer karnı acıktığı zaman doyurulmuşsa, bu dünyanın yaşamaya değer, açlığının çabucak giderildiği bir yer olduğunu öğrenmiştir.
* Eğer sık sık kucağa alınıp okşanmışsa, bu yaşta anlamlı olabilecek bir biçimde ana kucağının sıcaklığını duyarak ve bedensel temas yoluyla sevgiyi öğrenmiştir.
* Eğer her ağlayışında sizi yanı başında bulduysa, gerekli olduğu zaman annesinin onun yardımına koşacağını öğrenmiştir.
* Eğer temel ihtiyaçlarını karşılayan annesi ile yakın ve sıcak bir ilişki kurabilmişse, bir diğer kişiyle derin duygusal bir ilişkiye girmek konusunda ilk olumlu tecrübesini yaşamıştır.
* Eğer çevresindeki nesnelerle, annesiyle ve diğer yetişkinlerle giriştiği deneyler yoluyla duyuları ve beyni uyarılmışsa, dünyanın tatsız-tuzsuz bir hapishane değil, eğlenceli ve ilginç bir yer olduğunu öğrenmiştir.
* Eğer bebeğiniz yaşamının ilk yılı sonunda bütün bunları yaşamışsa, kendisine ve dünyasına güvenle ve iyimser bir açıdan bakmayı öğrenmiştir.
Semerkand Dergisi
Haziran 1999


Ulviye İmamoğlu



Turk PDR (Serdal GÜR)
http://www.turkpdr.com/makale/cocuk-psikolojisi/bebekte-guven-duygusu-ve-anne.htm