Şifreni mi unuttun ?
Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen üye değilseniz burdan kayıt olun.
Google Grupları
Turk PDR grubuna abone ol
E-posta Adresiniz:
Aile Döngüsü ve Evreleri
Genç yetişkinlikte bütün toplumsal çevreler içinde yine aile çevresi ağırlığını korur. Gelişimsel açıdan bakılacak olursa, ergenlikten yetişkinliğe geçişte önemli dönüm noktaları aile ile ilgilidir.
Ekleyen: Serdal GÜR | Okunma: 24698 | 18.01.2011

Genç yetişkinlikte bütün toplumsal çevreler içinde yine aile çevresi ağırlığını korur. Gelişimsel açıdan bakılacak olursa, ergenlikten yetişkinliğe geçişte önemli dönüm noktaları aile ile ilgilidir.

Aile yaşam döngüsü yetişkin rollerinde bir takım geçişler ve evrelerle belirlenir. Aile döngüsü içinde en önemli dönüm noktaları; evlenme, ilk çocuğun doğumu, son çocuğun doğumu, son çocuğun evden ayrılması ve dulluktur.

Sosyolog Reuben Hill dokuz dönüm noktası saptamıştır.

1. Kuruluş = yeni evlenmiş, çocuksuz

2. Yeni anne babalar = ilk çocuk 3 yaşına gelinceye

3. Okul öncesi = ilk çocuk 3-6 yaşlarında

4. Okul çağı ailesi =İlk çocuk 6- 12 yaşlarında

5. Ergen çocuklu aile = İlk çocuk 13- 19 yaşlarında

6. Genç yetişkinli aile = İlk çocuk 22 yaşında yada daha büyüktür.

7. Yerleştirme yeri olarak aile = İlk çocuğun ayrılmasından son çocuğun ayrılmasına kadar

8. Ana-babalık sonrası aile = Çocuklar evden ayrıldıktan sonra, baba emekliye ayrılıncaya kadar

9. Yaşlılık ailesi = Babanın emekliye ayrılmasından sonrası

Hill’in bu evre görüşü sınırlıdır; çünkü evlenmeden birlikte yaşayan yada boşanmış, yeniden evlenmiş çiftlere uygulanamaz. Çalışan kadını dikkate almayışı açısından eksiktir.

Aile döngüsü oluşturan olaylar toplumsal ve kültürel değişimlerin etkisi altındadır. Örneğin, evlilikten son çocuğun yetiştirilmesine kadar geçen süre son yüzyıl içerisinde gitgide kısalmıştır. Aile döngüsündeki bu tarihsel değişimler aile döngüsünün de değişmesine neden olmuştur.;orta yaşlı büyük ana babalar, dört kuşaklı ailelerin ortaya çıkmış çiftlerin ana babalık sonrası dönemi uzamıştır. Aile döngüsündeki bu tür olaylar, buların birey üzerindeki toplumsal ve psikolojik etkilerine de dikkati çekmiştir. Örneğin ilk çocuğun doğuşu yalnızca ‘eş oluşturan ana baba’ oluşa doğru bir rol değişikliği getirmez, aynı zamanda benlik kavramı ve güdülenmeyle ana babalarda çözülmemiş çocukluk çatışmalarını da uyandırır.

E.G Duvall, ailede yaşam döngüsünü 8 evrede ele almıştır:

1. Evli çift (çocuksuz)

2. Çocuklu aile – ilk çocuk, doğum 30 ay

3. Okul çağı öncesi aile – ilk çocuk 30 ay – 6 yaş

4. Okul çağı ailesi (ilk çocuk – 6 – 13 yaş)

5. Ergen çocuklu aile (ilk çocuk – 13 – 20 yaş)

6. Yerleştirme yeri olarak aile (çocuğun ayrılmasına kadar )

7. Orta yaşta anababalar (boş yuvadan emekliliğe kadar)

8. Aile üyelerinin yaşlanması (emeklilikten eşlerin ölümüne kadar)

Kimmill, Hill ve Duvall’ a göre dayanarak geliştirdiği şema izlenecektir:

(0) Evlilik öncesi : Bu dönemde iki sorun izlenir “eş seçimi“ ve “sevgi ilişkisi” dır.

Eş seçiminde iki tane ilke vardir:

- Benzerlik ilkesi: Sınırlı bir bireyler gurubu içinde, yaş, ırk, din, etnik köken, sınıf, eğitim ve kişilik benzerliğine dayanılarak seçim yapılır. Bu ilke benzerlerin birbirini çektiği gerçeği üzerine kuruludur.

- Bütünlük ilkesi: Eşlerin özellikle kişilik açısından farklı ve tamamlayıcı özellikleri nedeniyle seçildiğini savunur. Bu ilke karşıtların birbirini çektiği gerçeğine dayanır.

Araştırmalar hangi ilkenin daha çok uygulandığını ortaya koyamamıştır. Fakat, toplumsallaşma sürecindeki daha az çatışmanın yaşanması ve anne – baba isteği gibi nedenlerden dolayı benzerlik ilkesi daha çok uygulanabilir niteliğindedir.

Eş seçimi konusunda başka bir sorunda neden evlendiği sorunudur. Bireyin ne zaman evlendiği doğrultusunda toplumun belirlediği bir zaman bile vardır. Psikolojik gelişim, cinsel çekim ve aşk gibi etkenler evliliği çağrıştırır.

Sevgi, psikologların sistematik araştırmaları yeni giriştikleri bir konudur. Zimborday’ a göre bunun nedeni konunun tartışılamayacağına ilişkin tabular ve sevginin akılcı açıklamalara konu almayacağıdır.

Adler sevginin dostça işbirliği olduğunu söyler. Adler karşılaşılan sorunlarla başa çıkmak, her iki tarafında birbirlerinin çıkarlarını düşünmek ve toplumla birlikte uyum içerisinde hareket etmenin gerekliliğini belirtir.

1-) Kuruluş: Bu dönem evlilikle başlar ve ilk çocuğun doğumuna kadar devam eder. Evlilikle beraber bekarlık rollerinden evli çift rolüne geçilir. Bu yeni rolde, çiftin birbirleriyle, anababalarıyla ve bir bütün olarak toplumla olan ilişkileri görülür.

Bu dönemde eşlerin birbirini mutlu edecek yaşam biçimini bulmaları cinsel etkileşim örüntülerini keşfetmeleri en önemli görevleri arasındadır. Ayrıca eşlerin ortak kararlar almaları, ailedeki sorumlulukları paylaşmaları ve problemleri çözme yolları da oldukça önemlidir.

Evliliğin ilk yılları oldukça zorlu yıllardır ve bu konularda başarısızlıklar olduğu takdirde boşanmalar olmaya başlar. Özellikle boşanmalar evliliğin ikinci ve dördüncü yılları dolaylarında fazladır. Yaşam koşulları, maddi durumlar, genel uyumsuzluk anne ve babanın müdahalesi gibi durumlar evliliğin yine ilk yılların da karşılaşılan sorunlardır.

Koller ilk yıllarındaki boşanmanın büyük ölçüde, eşlerin evlilikten gerçek olmayan beklentileri sonucu ortaya çıktığını belirtir.

Birdwilsell ise sorunun, çiftlerden cok toplumdan kaynaklandığını söyler.

Ayrıca ilk yıllarda cinsel ilişki sıklığı yüksektir. Kinsey verilerine göre cinsel ilişki sıklığının yaşla beraber düştüğünü gösterir. Yaşa bağlı bu düşüş daha çok erkek örüntüsünü yansıtır. Kadınlarda ise yaşla beraber olan bu düşüş oldukça azdır. Kadınlarda 31-35, erkeklerde ise 21-30 yaşlarında cinsel ilişkinin en sık olduğu zamanlardır.

2-) Yeni anababalar: Bu dönem gebelik ve ilk çocuğun doğumuyla başlar ve eşlerin anne ve babalığa doğru rol geçişi söz konusudur. Buraya kadar eşler ilişkilerini oluşturmuştur. Fakat aileye üçüncü bir kişi olan bebeğin katılması eski dengeyi bozabilir. Buda kızgınlık ve kıskançlığa neden olabilir.

Le Mosters evliliğin bu dönemini incelemiş ailenin %83 ünde ilk çocuğun doğumu ile beraber bunalım yaşadıklarını belirtmiştir. Fakat bunun nedenini kişilik uyumsuzluğu, kötü evlilik gibi nedenler değil de henüz anne-baba olma yolunda eşlerin yeterli bir hazırlığa sahip olmamalarıdır.

Anne- baba bu uyumsuzlukların nedenleri Knox ‘ a göre; gebeliğe karşı olumsuz tutumları, rol değişimlerini kabul edilmemek, anne- babalığa ilişkin yetersiz duygular ve bebek ile ilgili deneyim eksikliğidir.

3-) Okul öncesi aile: ailedeki çocuk 3 ila 6 yaşları arasındadır. Anne-baba birbiriyle olan ilişkileri sürdürürken, aile için bir yer bulmak, maddi olanak sağlamak ve çocuklarını yetiştirmek konusunda arayış içerisine girerler. Toplumsallaşma süreci içerisinde anne-babalar çocuklarına toplumun kurallarını ve değerlerini öğretirken aynı zamanda çocukları tarafından da toplumsallaştırılırlar. Çocukların yetişmesi konusunda anne-babalar çocukla etkileşim içerisinde büyürler.

4-) Okul çağı ailesi: Bu dönem, ailenin en büyük çocuğunun okula gitmesi ile başlar. Bu dönemde çalışan anne tekrar işe döner.

Hofmann, annenin çalışmasını; anne-çocuk ilişkisinde ne gibi etkilerinin olacağını araştırmıştır. Çalışan işlerini seven anneler çocuklarına daha iyi davranmalarına karşın; işlerini sevmeyen anneler ise çocuklarıyla daha az ilgilenmektedirler. Böylece çocuklar annelerine karşı düşman olabilmektedirler. Bu çalışmadıkları için kendilerini iyi hissetmeyen anneler içinde geçerlidir.

5-) Ergen çocuklu aile: En büyük çocuğun ergenliğe ulaşmasıyla başlar. Ergen ve aile için oldukça zor bir dönemdir. Ergen ailelerin kurallarını sınamaya başlar. Aile ise ekonomik yönden kendini hazırlamıştır. Bu dönemdeki konular çocukla4r için okul, meslek seçimleri ve eş seçimleridir. Ayrıca çocuklardaki bağımsızlık artar; bununla beraber sigara, alkol ve uyuşturucu kullanmaları kaygısı ortaya çıkar. Bu sorunlar aile ve çocukta bunalımlara yol açabilir.

Araştırmalar sonucu gençlerin kendi kuşaklarıyla ve ailesi ile dayanışma içerisinde olduğunu göstermiştir.

6-) Yerleştirme yeri olarak aile: Çocuklar bu dönemde evlenirler ve evden ayrı yaşamaya başlarlar. Eğer anne-babalar ilgilerini ailesi üzerisinde yoğunlaştırmışsa bu dönem onlar için zor ve sıkıntılı bir dönem olacaktır.

Bu zaman annenin menopoz sıkıntılarına rastlar. Bu biyolojik değişim “ boş yuva “ olgusu ile de birleşince anneler için bunalım başlar. Ayrıca baba mesleğinin doruğuna çıkmak için çalışır ve eşinden uzaklaşır. Evliliğin ilk yılları gibi 40-45 yaşları arasıda boşanmaların en cok olduğu dönemdir.

7-) Ana-babalık sonrası aile: Son çocuğun aileden ayrılması ile ortaya çıkan dönemdir.

Bu dönemde karşılaşılan sorunların başında çiftlerin yaşlanan anne ve babalarına bakmalarıdır. Anne babalarının ölümün beraberinde getirdiği duygularla başa çıkma sorunları gelir. Bir başka sorunda anne-babaların, büyükanne ve büyükbaba olmaları konusundaki rol değişimleridir.

Neugarten ve Weinstein beş tür anne-babalık biçimi saptamıştır. Bunlar;

- Keyif arama ilişkisi: Büyük ana, babalar torunlarıyla sadece sevmek için ilgilenirler; onların bakımıyla ilgilenmezler.

- Resmi ilişki: İlişki çok azdır, sadece belli günlerde buluşmayla sınırlı kalır.

- Vekil anababa ilişkisi: Ölüm, boşanma gibi nedenlerden torunlara bakmayı içerir.

- Ailenin sağduyusu olma ilişkisi: Büyükanne ve büyükbabanın deneyimlerinden yaralanmaktır.

- Uzak ilişkiler: Toplumsal yada coğrafi açıdan mesafeli olan ilişkilerdir.

Yaşlılık ailesi: Bu son dönem eşlerin emekli olması ile başlar. Bununla birlikte ortaya çıkan boş zamanı değerlendirilmesi bu zamanlardaki sorunlardandır. Gelir düşüşü ile beraber yaşam standardında da düşüş görülür. Sağlık sorunları ortaya çıkar.

Genç yetişkinler orta yaşlı olduklarında da yaşlı ana-babalarıyla ilişkileri sürer.

« Önceki MakaleSonraki Makale »

Yorum yapabilmek için üye girişi yapınız veya facebook hesabınız ile yorum yapın.



 1. Psikolojik Danışmanın Önlük Giymesi Uygun Olur mu?

Evet giymesi gerekir
% 18

Hayrı giymemesi gerekir
% 75

Fikrim Yok
% 7

Toplam Tekil Hit: 3111803
Toplam Çoğul Hit: 22060899
Kimler Online ?
41 Ziyaretçi, 0 Üye
En son üyemiz H.HOCA, Hoşgeldiniz.

Copyright © Turkpdr.com | 2010 | Bu sitede yer alan içerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz ve yayınlanamaz