Turk PDR (Turkpdr.com)
http://www.turkpdr.com/corner-post.php?ss=&w=yasamdan-uc-soru

Yaşamdan Üç Soru (11.11.2010)

Zamanın birinde bir padişah tüm halkı, emrindeki tüm bilginleri ve büyücüleri toplayıp üç sorusuna cevap bulmalarını istemiş. Bu üç soruya cevap bulanı ödüllendireceğini vaat etmiş.
Birinci soru hayatımızdaki en önemli zaman hangisidir. İkinci soru hayatımızdaki en önemli kişi kimdir ve son soruda hayattaki en önemli iş hangisidir. Soruları sorduktan sonra orada bulanan her kese belli bir süre düşünmeleri için zaman tanımış.
Orda bulunanlar bir aya yakın tartışmışlar ve verdikleri sürenin sonuna yaklaşmışlar ama üç sorunun cevabında da mutabakata varamamışlar. Herkese göre padişahın hayatındaki en önemli kişi kendisiymiş ve en önemli işte yaptıkları işmiş. Doktorlar biz olmasak padişah hastalandığında onu kim iyileştirirmiş. Savaşçılar da biz olmasak savaş esnasında padişahı ve onun halkını kim koruyacak diye tartışıyorlarmış. Padişah verdiği zamanın sona erdiğini ve buldukları cevapları onla paylaşmalarını istemişler. Tabi verilen cevaplar padişahı memnun etmemiş en son halk arasında pek itibarı olmayan şehrin delisine sıra gelmiş. Deli padişahım demiş sormuş olduğunuz üç soruya cevabı buldum demiş, çevredekiler buna gülmeye başlamışlar. Biz bu kadar kitap okuduk bu kadar büyü yaptık da cevabı bulamadık bu delimi bulmuş. Padişahta delinin pek bir şey bulduğuna inanmamış ama deliyi bir dinleyeyim demiş sonuçta dinlemekten kimse kaybetmemiş demiş ve delinin bulduğu cevabı söylemesine izin vermiş. Deli padişahım birinci soruya cevabım hayatınızdaki en önemli zaman içinde bulunduğunuz andır. Geçmişte yaptığınız hataları gideremezsiniz ve gelecekte yapacağınız işleri de şimdiden bilemezsiniz eğer içinde bulunduğunuz zamanın tadını çıkarmazsanız zamanın bir anlamı kalmaz demiş. İkinci soruya geldiğinde ise hayatınızdaki en önemli kişi ne çevrenizdeki bilginler nede savaşçılarınız, en önemli zaman içinde bulunduğunuz an olduğuna göre en önemli kişide o anda iletişimde olduğunuz kişidir demiş. Son olarak en önemli işte, en önemli zaman içinde bulunduğunuz andı ve en önemli kişide iletişimde olduğunuz kişi olduğuna göre en önemli işte o anda o kişiyle yaptığınız iştir demiş.
Padişah verilen cevaba pek memnun olmamış ve şimdi demiş ben zamanım çoğunu soytarıyı izleyerek geçiriyorum onun benim için ne değeri olabilir demiş kendi kendine. Aradan belli bir zaman geçmiş ve padişah av partisine çıkmışlar ve korumalarının olmadığı bir anda vahşi bir hayvanın saldırısına maruz kalmış. Soytarı kendi canını tehlikeye sokarak padişahın hayatını kurtarmış. Padişah bu olaydan sonra deliyi çağırıp vaat ettiği ödülü vermiş. Bazen hayatımızda değeri olmayan bir insan bile öyle bir anda çok önemli bir konuma gelebilir.
Bizler günlük hayatımızda bu üç soruya nasıl cevaplar veriyoruz. İletişim kurduğumuz bireylere yeterince önem veriyor muyuz? Her sabah ekmek aldığımız fırıncının adını biliyor muyuz ya da çalıştığımız okulun temizlik personelinin adını biliyor muyuz? İlk etapta baktığımızda bu insanların bizim yaşamımızda pek bir önemi olmadıklarını düşünüyor olabiliriz. Hayatımızda sadece doğrudan etkisi olan insanların mı önemi var. Biz bu insanlara çok fazla değer veriyoruz ama karşılığında aynı değeri alabiliyor muyuz?
Bazen yaptığımız iş önemsiz gibi gelebilir ve gerekli önemi göstermiyoruz. Baştan savma yapıyoruz ama yaptığımız iş belki de bir başka insanın hayatını doğrudan etkiliyor olabilir. Bazen rehberlik servisinde otururken yanımıza gelen öğrenicinin anlattığı olay bizim için çok basit gelir ve öğrencimizin anlattığını verimli bir şekilde dinlemeyiz. Öğrenciye gerekli önemi vermeyiz ve onu başımızdan savarız. Şunu bilmeliyiz bir olay o ana bizim için önemli olmasa da karşımızdaki birey için en önemli meseledir ve bizden yaşamış olduğu soruna saygı duymamızı ister. Yaptığımız işi önemsemeliyiz ve yaparken de bazı kurallara uymamız gerekir.
İçinde bulunduğumuz zamanı nasıl geçiriyoruz. Geçmişte yaptığımız hatalarımı düşünüyor muyuz, hayatımızda keşkeler ne kadar fazla kullanıyoruz. Geçmişi sürekli düşündüğümüzde ne kazanıyoruz. Yapmış olduğumuz hataları giderebiliyor muyuz? Örneğin çok sevdiğimiz bir arkadaşımıza söylediğimiz kötü bir sözden dolayı aramız açıldı. Söylediğimiz sözden dolayı çok üzgünüz ve arkadaşımızla barışmak istiyoruz ama biz o lafı söyledikten sonra arkadaşımızda bize bazı kötü kelimeler söylemiştir ve bizde o kelimelere kırılmışızdır. Biz suçlu olduğumuz bilmemize karşın arkadaşımızdan özür dilemiyor ve ilk adımı onun atmasını bekliyoruz. Sürekli keşke ben o lafı demeseydin diye kendimize kızarız. Bazen de sürekli gelecekte yapacağımız işleri düşünürüz ve onun planlarını kuruyoruz, gelecek için kaygı duyar ve endişeleniriz. Bazen daha bir ay sonra yapacağımız bir işe şimdiden hazırlanmaya başlarız ve çevremizde olan insanlara ve olaylara kayıtsız kalırız. O gün gelip çattığında ise çok iyi hazırlanmamış olmamıza karşın işi yapmakta zorlanırız.
Sınavlar esnasında aşırı kaygıdan bayılan, burnu kanayan öğrenciler görürüz çok fazla hazırlanmış olmalarına karşın sınavı gözünde çok büyüttükleri ve başarısız olduklarında dünyanın sonu olduklarını düşünmeleri veya çevresindekilerin onları böyle hissetmelerine neden olabilirler.
Bu üç sorunun bize öğrettiği ortak şey yaşadığımız zamanın farkında olmamızdır. Bizler yaşadığımız anın farkında mıyız? Çevremizdeki olaylara ve insanlara ne kadar önem veriyoruz? Mutlu olmak için ne yapıyoruz? Bizi çok üzen ve bizi kıran sevdiklerimizi af edebiliyor muyuz?
Mutlu yaşamak bizim elimizde…


Turk PDR (Turkpdr.com)
http://www.turkpdr.com/corner-post.php?ss=&w=yasamdan-uc-soru