|
Ayrıntılara dikkat!
Ekleyen: Filiz Çapar Şahin | Okunma: 417044 | 13.02.2012
Bencilim, bencilsin, bencil, benciliz, bencilsiniz, benciller… Dersimiz Türkçe değil, belki insanlık. Belki de ders bile değil, dert anlatma. Sanırım biraz da itiraf. Türk ulusunun başına en sarılmış en büyük belalardan biri olan “Ek Eylemin” kavratılması için yapılmış bir girizgah değil kısacası. Kıyılara köşelere kaçmamak için herkesi zan altında bırakmak istedik. Ve dahi kendimizi de bunun içine dâhil edebilmek. Bir ben sevgisi öyle yapıştı ki yakamıza , bizi bir kenara çekip paspasa çevirdi insanlık onurumuzu. Göz dağı verdi belki de, bilmiyoruz. Bu konuda kimse kimseye bir şey söylemiyor. Neden söylesin ki zaten, neden itiraf etsin edilgenliğini? İnsanlık dersinden kaldığımız gibi insan olmadığımızı da kabul etmiş olacağız külliyen. Bütün dünyayı kendi etrafımızda dönmesi için kurduğumuz yetmezmiş gibi olan bitenden de haberimiz yok. Nitelikliyle niteliksizi de birbirinden ayırt edemez olmuşuz. “Karga pilavı yemeye alışmış bir insana, bıldırcın etinin lezzetini anlatamazsınız.” düsturunu kanayan yaramızı kapatmak için kullansak da yine bazen her şey insanın boğazına gelip düğümleniyor. Çırpınan insanlara ve onların yarattıkları değere hakkını vermiyoruz. Becerikli elleriyle yarattıklarını motif motif ayrıntıların içine saklıyorlar. Medeniyeti, tarihi, sanatı ve diğer tüm güzellikleri. İnsanlığın sıkıntılarını görmemek için kör ettiğimiz gözlerimiz ayrıntıda gizli güzellikleri de göremiyor. Kim bilir belki de başka bir dünyaya adım atmanın korkusudur bu? Çünkü bu bir bakış, bir duruştur, bunu bir kez kazandınız mı isteseniz de yakanızdan düşmez bir illet halini alır. Ayrıntıcılık. Ben deniz ayrıntıcı insanım, küçük bir ayrıntının peşinde bazen günlerce sürüklenirim. Ve merak ederim benim gibi kaç kişi aynı yolculuğu yapar ayrıntıların bebek ayak izlerini takip ederek. Gözden kaçırdığımız ne var, hangi küçük gerçeği görürsek bilgi dağarcığımız bambaşka dünyalar kurar hayal perdelerimizin arkasında? Bazen küçük bir ayrıntının eksikliği rengârenk bir dünyayı boza, bazen de ölü ve soğuk bir beyaza boyayabilir. Allahtan bizden daha ayrıntıcı bilim adamları var ve onlar tarihi yeniden ışıl ışıl parlak renklere boyuyorlar. Bilim Teknik dergilerinden birinde okuduğum, önce dakikalarca güldüğüm sonra da saatlerce beni düşündüren bir ayrıntı: Meğer antik uygarlıkların çoğunun beyaz soğuk mermerler sandığımız tapınaklarını o dönemin insanları önce parlak renklere boyuyor, sonra da varaklandırıyormuş. Filmlerde görürsünüz bu eksik bilginin izlerini, soğuk bembeyaz mermer sütunlar, karanlık evler, bir ateşin etrafında toplanmış insanlar. Renk uzmanlarının yaptıkları araştırmalara göre o dönemin insanı turuncudan, çivit mavisine kadar boyuyorlarmış her yeri. Sonra da varaklandırıyorlarmış… Bir ilginç ayrıntı bilgisi daha: Ortaçağdaki şato duvarları bizim sandığımız kadar karanlık ve renksiz değilmiş. O dönemde varlıklı insanlar şatolarının duvarlarını birbirinden canlı renkte duvar halılarıyla süslüyorlarmış. Hem de ne pratik, o halılar başka bir yere taşınırken sökülüp götürülebiliyormuş. Üstelik de yıkanabiliyormuş. Daha sonra bu teknoloji yavaş yavaş yerini duvar kâğıdına bırakmış. Hayatı yeniden düşünüp, hayallerimizi yeniden kurgulamak gerekiyor sanırım. Belki de yıllar yıllar sonra kendimizin bile güleceği yanlış anlamaları gerçek diye zihinlerimizde taşıyoruzdur Kayıp Kıtalılar ne dersiniz? Özgür ve ayrıntılara takılı kalmanız dileğiyle… ULTREYA…
» Diğer Yazılarıma Bakmak İçin Buraya Tıklayın «
Yorum yapabilmek için üye girişi yapınız veya facebook hesabınız ile yorum yapın. |
1. Psikolojik Danışmanın Önlük Giymesi Uygun Olur mu?
Toplam Tekil Hit: 3273971
Toplam Çoğul Hit: 24219735 Kimler Online ?
5 Ziyaretçi, 0 Üye
En son üyemiz H.HOCA, Hoşgeldiniz.
|