|
Gençliğimize Nasıl Bakıyoruz?
Ekleyen: Abdulkerim IŞIK | Okunma: 309503 | 11.11.2010
Gençlik konusunu ele almanın önemini ve gereğini izah etmeye sanırım bir çoğumuz ihtiyaç hissetmeyecek kadar bildiğimizi savunur dururuz.. Hepimiz aynı şekilde çok önemli ve hassas bir dönemdir der ve açıklamalar, örnekler, tarihi ve sosyal dersler çıkarırız hemen. Ben yazıya eğitsel ve psikososyal bakışımla başlamak istiyorum.
Psikolojik yaklaşımla gençlik, çalkantılı, tedirgin, çelişkilerle dolu hızlı bir büyüme çağı, bağımsızlığa yöneliş ve cinsel uyanış dönemi olarak tanımlanır. Aristo, "gençlik sürekli bir sarhoşluktur" derken; Mevlana "genç su gibidir, neyin içine girerse onun şeklini alır " demektedir.
Gençlik toplumun en dinamik, en hareketli ve en hassas grubudur. Onlara geleceğimizin emanetçileri olarak baktığımız gibi; ruhumuzdaki sıkıntılarımızı, içinde bulunduğumuz kaosları-buhranları, umut ve umutsuzluklarımızı görebileceğimiz aynalarımızdır da.
Kendisini bağımsız ve özgür bir fert olarak algılamanın başladığı bu dönemde; cesaretin çekingenliğe, macera isteğinin rahata, duyguların mantığa üstün geldiği, araştırmacı ve dinamik bir performansın yaşandığı bu yıllarda en etkin duygu (farkında olmadan yeni bir otoriteye bağlanarak) otoriteden kurtulma duygusu ile ilgili yaşantılardır.
Bu süreçte gençlerin tutarsız davranışlarından bahsederken, kendi tarzımızla eleştirilerimizi yapar, kendimizin ne kadar haklı olduğuna izahlar getiririz. Adeta aynı yaşları, problemleri geçirdiğimizi hiç hatırlamaz ve empatik (kendimizi gencin yerine koyarak onu anlamayı) olmayı hiç denemeyiz.
Kendini yeniden bulma, değerli-güçlü hissetme ve bunu ispat girişimleri, bir amaç edinip amacına yoğunlaşma çabalarının temel hedefi, anlaşılmak, kendine göre insanca muamele görmek arayışı ile birlikte, ait olma ihtiyacını doyurmaktır.
Hep söz dinlemelerini, her şeyini bizlere danışmalarını istediğimiz gençlerimizin çevrede çekingen ve ürkek davrandığını görünce de tepkimizi geciktirmeden veririz.
Yüzyıllardır hep aynı biçimde, yaşlı kuşaklar gençlere sürekli tepeden bakmış onları sorumsuz, asi, eğlence düşkünü asalaklar olarak görmüştür. Gençlerde yaşlıları tutucu, iki yüzlü, emrediciler olarak damgalamışlardır.
Oysa kendini gençliğe adamış, gençleri baştan çıkarttı diye ölüme gönderilen Sokrat bile çağlar öncesinden gençleri "bugünün gençleri lüks ve eğlence düşkünü, başkaldıran, saygısız, geveze ve obur varlıklar" olarak tanımlamıştır.
Tüm bunlar gençliğin olumsuz bir dönem, kötü ve karşı tedbir alınacak bir anlayış olduğundan değil; ancak çelişkileri ortaya çıkaran, kendini en baştan yenileyen, eleştirel araştırmacı ve dinamik bir yapıda olduğundandır.
Gerçekten bizler her konuda gençliğimizi seviyor ve güveniyoruz. Çünkü geleceğimizi emanet ediyor, askerde vatanı ve değerlerimizi teslim ediyor, içimizde yarım kalan ukdelerimizi onlarda arıyor ve tamamlamak istiyoruz. Onlara kültürümüzü, kimliğimizi ve bilimsel kuralları aktarmak için eğitiyoruz…
Hayatımızın güç kaynaklarıdır, onlar için yaşıyoruz.
Hayatı çocukluk ve yaşlılık olarak düşünmek bile yeterince tutarsız, sıkıcı ve eksiktir herhalde,.
Haydi herkes en yakınındaki gence ona güvendiğini, beğendiğini, sevdiğini, ondan umutlu olduğunu söylesin ve izlesin… Bunları başka yerlerden duymasına ve aramasına fırsat vermeden önce.
Evet, biz gençliğimizi seviyor ve onlara inanıyoruz. Aksini düşünen var mı ?...
Uzm.Psik.Danışman Abdulkerim IŞIK Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü
» Diğer Yazılarıma Bakmak İçin Buraya Tıklayın «
Yorum yapabilmek için üye girişi yapınız veya facebook hesabınız ile yorum yapın. |
1. Psikolojik Danışmanın Önlük Giymesi Uygun Olur mu?
Toplam Tekil Hit: 3273992
Toplam Çoğul Hit: 24220107 Kimler Online ?
15 Ziyaretçi, 0 Üye
En son üyemiz H.HOCA, Hoşgeldiniz.
|