|
Eş Seçimi
Ekleyen: Kamil Dayı | Okunma: 313311 | 26.11.2010
Öncellikle eş kavramına değinmekte yarar var. Eş demek “eşit” demek mi yoksa birbirini tamamlayan mı? Eşim denilen kişi benimle aynı mı olmalı, aynı şeyleri düşünüp aynı şeyleri mi konuşmalı? “Çift” olabilmemiz için neler gerekiyor? Bir çift ayakkabıyı canlandıralım zihnimizde. Aynı renktedir, aynı desendedir, aynı malzemeden yapılmıştır ve aynı modeldedir. Ama asla aynı değildir. En bariz olarak yönleri farklıdır. Birbirini tamamlayıcıdır. İkisi de sağ tek ya da ikisi de sol tek olsa bir uyumsuzluk olur. Eş olamaz birbirine. Eşler arası iletişimde de bu geçerlidir. Eşiniz sizinle aynı olmasa da sizi tamamlayıcı olmalıdır. Uygun, ideal eşi bu kriterlere göre aramak gerekir. Çoğu zaman elbiseye göre insan aramak gibidir eş seçimimiz; oysaki insana göre elbise aramak daha mantıklıdır. Tarzımızı yine kendimiz belirlemeliyiz ama kalıpların içine eşimizi yerleştirmeye çalışmamalıyız. Herkesin eşinde görmek istediği bazı kriterler vardır. Olması da gerekir ama bu kriterleri kesin sınırlar ile çizip eşimizi o sınırların içine sığdırmaya kalkarsak, içinde bulunduğu durumdan rahatsız olacak; eşimiz baskı ile mücadelesinde bütün enerjisini harcayacağından mutluluğu yaşamaya gücü kalmayacaktır. Güç savaşına dönen ilişkiler de ya bitecek ya da bir tarafın sürekli ezik kalması ile çürük bir yapıda ayakta kalmaya çalışacaktır. Evlilik deyince insanların zihinlerinde farklı kavramlar canlanır. Evlilik bazılarına göre esarettir, bazılarına göre yaşamak için gerekli olan bir paylaşımdır, bazılarına göre ise beyaz atlı bir prensle bir ömür boyu masallar diyarında yaşamaktır. Düşünceler ne olursa olsun evlilik kavramını doğru şekilde tanımlayamayan insanlar, evlendikten sonra çok büyük hayal kırıklığı yaşarlar. Yıldırım aşklar ile başlayan ilişkiler, eğer mantık zeminine oturtulmadıysa bir gün aynı hızla bitiverirler. Yukarıda değindiğim gibi uygun eşi ararken bazı noktalara dikkat etmeliyiz. Evlilik ilişkisinde sevgi, saygı ve anlayış üçlemesini oturtabilmemiz gerekiyor. Yani saygı olmaksızın sevgi, sevgi olmaksızın da saygı evlilik bağının kurulmasında tek başına yeterli değildir. Flört ya da nişanlılık dönemlerinde birbirlerini çok iyi tanıdıklarını sanan çiftler, evlendikten sonra hayal kırıklığı yaşayabilmektedir. Bu çok sık rastlanılan bir vakadır. Bunun sebebi de eşlerin birbirlerine karşı doğal davranmamaları ve “köprüyü geçene kadar” anlayışının günümüzde hala çok fazla kullanılmasıdır. Bunun önüne geçebilmenin yolu da olduğun gibi görünmektir, kendini eşine olduğun gibi tanıtmaktır. Evlilikten önce eşine farklı yüzünü gösteren birey evlendikten sonra değişiyorsa, mutlak suretle sorunlar çıkacaktır. Bu pazardan aldığınız çok güzel görünen bir karpuzu evinize götürdükten sonra içinin çürümüş olduğunu görmeniz ve yemek istememeniz gibidir. Tabi o karpuz siz de olabilirsiniz. Değinmek istediğim son nokta da flört ya da nişanlılık döneminde karşılaşılan sorunların “nikâhta keramet vardır” anlayışı ile görmezlikten gelinmesi, evlendikten sonra kendiliğinden düzeleceğinin beklenmesidir. Eğer sorunu şimdi çözemezseniz ya da o sorun ile yaşamaya alışamayacaksanız, nikâhta keramet falan yoktur, nikâh memuru sihirli bir değneğe sahip değildir, evlilik kararınızı bir daha gözden geçirin.
» Diğer Yazılarıma Bakmak İçin Buraya Tıklayın «
Yorum yapabilmek için üye girişi yapınız veya facebook hesabınız ile yorum yapın. |
1. Psikolojik Danışmanın Önlük Giymesi Uygun Olur mu?
Toplam Tekil Hit: 3243552
Toplam Çoğul Hit: 23609550 Kimler Online ?
8 Ziyaretçi, 0 Üye
En son üyemiz H.HOCA, Hoşgeldiniz.
|