|
Çoklu Zeka Kuramı ile Gelen Mutluluk…
Ekleyen: Sultan UNCU | Okunma: 230321 | 18.03.2014
Günümüzde artık bir çok insan öncelikli olarak ‘’başarılı çocuk yetiştirme’’ telaşına kapılmış gidiyor. Kimi sistemden, kimi gelecek kaygısından, kimi de geçmiş yaşantısındaki öğrenilmişliklerden dolayı ’’ benim çocuğum başarılı olacak!’’ savaşında… Peki, nedir başarılı olmak? Genel bir kanı; eğer bir çocuk matematikte başarılıysa veya okumayı çabuk öğrenmişse bu başarı genele vurulabilir ve bu kişiden her alanda üstün başarılar beklenebilir veya direkt zeki, çalışkan olduğu düşünülebilir. Öncelik sayısal ve sözel alanda başarılı olmak ve maalesef sırf bu düşünce yüzünden, bir çok insanın başarıları gözardı edilmiş, bir çok yetenek keşfedilememiş veya çok geç farkedilmiştir. Çoklu zeka kuramı bu yanlış düşünceyi çürütmekte ve tüm bu kayıpların önünü kesmektedir. Kimi insan resimde,müzikte, kimisi tamir-tadilatta, kimisi ticarette kimi de sayısal alanda üstün başarıya sahiptir. Sadece sayısal yada sadece sözel başarıya önem vererek diğerlerini yok saymak, yetenekleri köreltmek niye? İnsanların mutlu oldukları şekilde yaşamalarına engel olmak, bunun önüne set çekmek niye? Çoklu zeka kuramının geliştiricisi Nöropsikolog ve Gelişim Uzmanı Howard Gardner, kalıtımla gelen zekanın, geliştirilebilir, değiştirilebilir, hatta bir yere kadar öğrenilebilir olduğu görüşünü savunmuş ve yaptığı çalışmalar sonucunda da ; Sözel-Dilsel Zeka , Mantık –Matematiksel Zeka , Görsel-Mekansal Zeka , Bedensel Zeka , Müziksel Zeka , Sosyal Zeka , Özedönük Zeka, Doğacı Zeka olmak üzere 8 ayrı zeka alanı belirlemiştir. Bu kuram sadece eğitim alanı için değil bireyin tüm yaşantısı için oldukça önemli bir çalışma, çok değerli bir kazanımdır. Gelişimde bireysel farklılıkların varlığının bilincinde olmak oldukça önemlidir ve çoklu zeka kuramını şekillendiren iki temel düşünceden biri de, her bireyin farklı bir mizacının, kişiliğinin ve zeka profilinin var olduğudur. Diğeri ise her bireyin var olan bu zekaların herbirine sahip olduğu gerçeğidir. Bu zeka türlerinin herbirini ayrı ayrı ele aldığımızda, hangi zekayı nasıl besleyebileceğimizi, çocukları yeteneklerine göre hangi alanlara yönlendirebileceğimizi keşfedebiliriz. Sözel-Dilsel Zeka; okuma, yazma, hitabet ve tartışma gibi eylemlerdeki yetenekleri kapsamaktadır. Edebi eserler ortaya çıkarmak, mizah yapabilme becerisi bu alandaki başarıları temsil etmektedir. Mantık –Matematiksel Zeka; matematiksel ve bilimsel konularla ilgili yeteneklere odaklanır. Bulmaca ve problem çözme, neden-sonuç ilişkisi kurabilme,akıl yürütme, öngörü ve muhakeme yeteneklerini içeren bir zeka türüdür. Görsel-Mekansal Zeka; görme duyusuna bağlı olarak, zihinde şekiller, resimler tasarlama yeteğine bağlı olarak gelişen bir zeka türüdür. Resim ve/ veya heykel yapma, mimarlık, satranç, harita okuyabilme bu zeka türünün becerileri arasındadır. Bedensel Zeka; bireyin bedenini kullanarak kendini ifade etmesiyle ilgilidir. Spor, dans, yeni bir icat veya beden dilini kullanarak duygularını ifade etme yeteneklerini kapsamaktadır. Müziksel Zeka; müziği farketme becerisiyle gelişen bir zeka türüdür. Ton, ritim ve tını ayırt edebilme, müzik aletlerine ilgi duyma müziksel zekayı geliştirici özelliklerdir. Sosyal Zeka; sözel veya sözel olmayan iletişim becerisine sahip olma, empati kurabilme, grup çalışmalarındaki başarıyı, liderlik gibi becerileri kapsayan, daha çok insan ilişkilerine odaklanmış zeka türüdür. Özedönük Zeka; bireyin kendini tanıması, ilgi alanlarının farkında olması, kendi iç dünyasını anlayabilmesiyle ilişkilidir. Doğacı Zeka ise; doğanın ve doğada olanların farkında, bilincinde olma ile özdeşleşmiş bir zeka türüdür. Doğadaki, türleri birbirinden ayırt edebilme, özelliklerini bilme ve sınıflandırabilme doğacı zekanın birer ürünüdür. Sadece tek bir yöne odaklanıldığında yani sadece sayısal veya sözel zeka beslendiğinde bir taraftan çalışkan belki sayısal zeka alanında çok başarılı ama asosyal bireyler yetişebiliyor. Bu anlamda zekayı tek yönlü beslemenin olumsuz yönleri ileriki yaşamda bireylerin mutsuzluğuyla eş değer olarak daha çok ortaya çıkabiliyor. Öyleki; doktor, mühendis olmak için yıllarını bu uğurda harcayan insanlar, bir anda mesleğini yapmak yerine, müzikle veya resimle ilgilenmeye başlayabiliyorlar. Böyle durumlarda hem aileler, hem de birey bir çok sıkıntı yaşayabiliyor, sevmediği bir meslek için yıllarını vermiş olmak ise bu süreçteki en küçük kayıp. Bir çocuğu, tüm zeka alanlarını besleyerek, üstün başarı gösterdiği ve dolayısıyla kendisini mutlu hissettiği alanda kendini geliştirmesi için destekleyerek hayata hazırlamak demek… kazanılmış bir yetişkin demektir. Her çocuğun yetenekleri doğrultusunda hayata hazırlanması temennisiyle… Sevgiler… Sultan UNCU
» Diğer Yazılarıma Bakmak İçin Buraya Tıklayın «
Yorum yapabilmek için üye girişi yapınız veya facebook hesabınız ile yorum yapın. |
1. Psikolojik Danışmanın Önlük Giymesi Uygun Olur mu?
Toplam Tekil Hit: 3243556
Toplam Çoğul Hit: 23609679 Kimler Online ?
10 Ziyaretçi, 0 Üye
En son üyemiz H.HOCA, Hoşgeldiniz.
|