Şifreni mi unuttun ?
Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen üye değilseniz burdan kayıt olun.
Google Grupları
Turk PDR grubuna abone ol
E-posta Adresiniz:
Özel Eğitimde Kaynaştırma
1970’ li yıllara değin, engelli çocukların eğitimi, özel sınıf ya da özel eğitim okulu gibi engel türüne göre oluşturulmuş ayrı eğitim ortamlarında gerçekleştirilmekteydi. 1960’lı yılların sonlarında pek çok batı ülkesinde özel eğitimciler, engelli çocukların yaşıtlarından ayrılarak engel türüne göre oluşturulmuş özel eğitim ortamlarında eğitilmelerinin nedenli gerekli ve yararlı olduğunu sorgulamaya başladılar.
Ekleyen: Serdal GÜR | Okunma: 19897 | 20.04.2011

1970’ li yıllara değin, engelli çocukların eğitimi, özel sınıf ya da özel eğitim okulu gibi engel türüne göre oluşturulmuş ayrı eğitim ortamlarında gerçekleştirilmekteydi. 1960’lı yılların sonlarında pek çok batı ülkesinde özel eğitimciler, engelli çocukların yaşıtlarından ayrılarak engel türüne göre oluşturulmuş özel eğitim ortamlarında eğitilmelerinin nedenli gerekli ve yararlı olduğunu sorgulamaya başladılar. Bu sorgulamanın temelinde, her çocuğun toplumun bir üyesi olduğu, dolayısıyla da çocuğun eğitim gördüğü normal eğitim ortamlarından yararlanma hakkına sahip olduğu görüşü yer almaktadır. İnsan hakları ile ilişkili bu görüşler kısa sürede, Amerika Birleşik Devletleri ve İsveç başta olmak üzere pek çok batı ülkesinde, ulusal düzeyde kabul görmeye başladı. Her çocuğun sahip olduğu engel derecesi ve türü ne olursa olsun, normal yaşıtlarıyla aynı eğitim ortamlarını paylaşmasına yönelik çabalar her geçen gün artan bir destek görerek günümüze kadar ulaştı.

KAYNAŞTIRMANIN FELSEFİ VE BİLİMSEL DAYANAKLARI

Kaynaştırma, gerektiğinde sınıf öğretmenine ve / veya engelli öğrenciye destek özel eğitim hizmeti sağlanması koşulu ile engelli öğrencilerin normal eğitim ortamlarında eğitilmesidir.
Özel eğitimde kaynaştırma eğitimini (yaklaşımını) benimseyen eğitimciler “engel” ve “normal” olmak üzere iki grup birey olduğuna karşı çıkarlar. Bu yaklaşımı benimseyen eğitimciler, tartışmalarını iki konuda odaklaştırmıştır.
Birinci olarak, kaynaştırmayı destekleyen eğitimcilere göre her çocuk, bir engele sahip olsun ya da olmasın, kendine özgü fiziksel, zihinsel, psikososyal özellikler gösteren özgün bir varlıktır. Diğer bir değişle, her çocuk çeşitli alanlarda kendisini güçlü ya da zayıf kılan pek çok özelliğe sahiptir. Bu güçlü ve zayıf yönler, en hafif dereceden en ileriye doğru sıralandığında normalliğin nerede bitip engelliliğin nerede başladığını belirlemek çok zordur. Dolayısıyla, bireyleri normal ve engelli olmak üzere iki gruba ayırmak nesnellikten uzak bir yaklaşımdır.
İkinci olarak ise, belli bir engel türü açısından (örneğin, işitme engelli) benzerlik gösteren bireyler arasında başka alanlarda (örmeğin, psikososyal özellikler) önemli farklılıklar olabilir. Dahası bir alanda (örneğin, fiziksel gelişim) yaşıtlarından oldukça farklı olan bir çocuk başka alanlarda (örneğin, zihinsel ya da psikososyal gelişim) yaşıtlarında farklılaşmayabilir. Bu nedenle, bireyi tek bir özelliğinden dolayı belli bir kategoriye dahil etmek yerine, bireyin tüm özelliklerine ve bunların gerektirdiği eğitsel önlemlere yönelmek gerekir.
Yukarıda da belirtildiği gibi, kaynaştırma eğitiminin öncüleri tartışmalarını bilimsel bir temel üzerine değil, felsefi bir temel üzerine kurmuşlardır. Ancak giderek kaynaştırma uygulamalarını bilimsel araştırmalarla destekleme çabalarına girişilmiştir. Kaynaştırılmış ortamların (normal sınıf) ve ayrıştırılmış ortamların (özel sınıf) etkililiğini araştırmışlardır. Bu çalışma daha önce gerçekleştirilen çeşitli araştırmaların veriler meta-analizi tekniği ile birleştirilmiş ve tekrar incelenmiştir. Araştırmanın sonuçları, kaynaştırmanın öğrencilerin akademik, psikososyal gelişimi açısından ayrıştırmaya kıyasla daha etkili bir yerleştirme biçimi olduğunu göstermiştir. Kaynaştırmanın başarılı olmasında, destek özel eğitim hizmetleri yardımı ile hazırlanan “Bireyselleştirilmiş özel eğitim programlarının” gereğini vurgulamışlardır. Kaynaştırmanın başarılı olmasının en büyük nedenlerinin, a- Yönetimsel sorunlar, b- Sınıf öğretmenlerinin ve okul personelinin bilgisizliği ve isteksizliği olduğu sonucuna varılmıştır.

HANGİ ÖĞRENCİLER KAYNAŞTIRILABİLİR

Özel eğitimcilerin çoğu, kaynaştırmanın pek çok engelli öğrenci için en uygun yerleştirme biçimi olduğunu kabul etmekle birlikte hangi öğrencilerin kaynaştırılamayacağı konusunda çelişkili görüşlere sahiptirler. Bazı eğitimciler ileri derece de engelli öğrencilerin ayrıştırılmış eğitim ortamlarında eğitilmeleri gerektiğini çünkü daha yoğun bir ilgiye gereksinim duyduklarını öne sürmektedirler. Bazıları ise kaynaştırmanın gerekli koşulların sağlanması durumunda tüm öğrencilerin yararlanabileceği bir yerleştirme biçimi olduğu görüşünü savunmaktadırlar. Ayrıca ileri derecede zihinsel engelli çocukların bazı basit becerileri normal yaşıtlarını gözleyerek öğrendiklerini ortaya çıkarmışlardır. Ayrıca ileri derecede zihinsel engelli çocukları kaynaştırılmış oyun ortamlarında ayrıştırılmış ortamlara kıyasla daha az uygun olmayan davranış gösterdikleri saptanmıştır. Engelli öğrencilerle etkileşimde bulunan normal öğrencilerin, hiçbir etkileşimde bulunmayan öğrencilere kıyasla, engellilere karşı daha olumlu bir tutum içinde olduklarını göstermiştir.

 

NORMAL SINIF ÖĞRETMENLERİNDE BULUNMASI GEREKEN KAYNAŞTIRMA ÖZELLİKLERİ

Kaynaştırmanın başarıya ulaşmasındaki en önemli etmenlerden biri normal sınıf öğretmenlerinin sınıflarına engelli öğrencileri kabul etmeye istekli ve kaynaştırmayı başarıya ulaştırmaya kararlı olmalıdır. Sınıf öğretmenlerinin bu özellikleri kazanabilmelerinin ön koşullarından biri, tüm öğrencilerin kendilerine özgü bireysel farklılıklar gösterdiklerini dolayısıyla da verilen eğitimin belli ölçülerde bireyselleştirilmesinin gerektiğini anlamalarıdır. Engelli olarak nitelendirilen öğrencilerin özelliği, bu bireysel farklılıkların onlarda daha fazla olabileceği, bununda eğitim programlarında daha fazla bireyselleştirmeyi gerektireceğidir.
Normal sınıf öğretmeni (a) öğrencilerin özel gereksinimlerinin nasıl belirleneceği (b) bu gereksinimleri karşılamak için kendisinin neler yapabileceği (c) başkalarından ne zaman ve nasıl alacağı konusunda bilgi ve beceri sahibi olmalıdır. Özel eğitim öğretmeni bireysel eğitim programı hazırlamada ve sınıf etkinliklerini öğrencilerin gereksinimine göre uyarlamada sınıf öğretmenine danışmanlık yapabilir. Gerektiğinde ise özel eğitim öğretmeni bazı programları engelli öğrenciye kendisi uygulayabilir. Ancak bu çalışmalar elden geldiğince normal sınıfta yapılmalıdır. Öyleyse hem sınıf öğretmeni hem de özel eğitim öğretmeni normal sınıfta işbirliği yapmaya hazırlıklı olmalıdır.

KAYNAŞTIRMA ÇALIŞMALARININ ENGELLİ ÇOCUKLARA FAYDASI

Kaynaştırma sınıfındaki engelli çocuklar, öğretmenin olumlu tutumu ve uygun eğitimi ile güven kazanırlar ve uygun beceriler geliştirirler. Bu çocuklardan kendi başlarına yapabilecekleri eğitim faaliyetlerinden bazılarının yapılmasının istenmesi belki de hayatlarında ilk defa olmaktadır. Engellilerin normal çocuklarla birlikte çalışmaları daha çok başarılar elde etmeleri için kendilerinde istek ve cesaret uyandırır. Daha büyük başarılar elde etmek için çalışma, çaba gösterme ise kendileri hakkında daha sağlıklı ve olumlu düşünmelerini sağlar.

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN NORMAL ÇOCUKLARA FAYDASI

Normal çocuklar, beden ve zihin bakımından açık farklılıklar gösteren akranları ile rahatça geçinmeye, engelli arkadaşlarını kabul etmeyi öğrenir. Araştırmalar normal çocukların, engelli çocuklara karşı olan tutum ve davranışlarının, onlarla düzenli olarak birlikte oynadıkları takdirde daha olumlu yönde geliştiğini göstermektedir. Normal çocuklar kendi aralarında bazı çocukların belli işleri nasıl daha iyi yaptıkların görüp öğrenirlerse engelli çocuklardan da bazılarının bazı işleri diğer engellilerden daha iyi yapabileceklerini görerek öğrenirler. Yani engellilerinde kendileri gibi aralarında farklılıklar olduğunu ve kaynaştırma sınıflarında değişik yeteneklerde bireyler olduğunu açık olarak fark ederler.

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN ANA-BABALARA FAYDASI

Kaynaştırma sınıflarının özel ihtiyaçları olan çocukların ana-babalarına da faydası vardır. Engelli bir çocuğun eğitimi için sorumluluk yüklenmiş uzmanlarla, öğretmenlerle bulunmak, bütünleşmek ana-babalara güç verir. Çocuklarına nasıl yardımcı olacakları konusunda yeni yöntemler öğrenirler, çocukları normal çocuklarla nasıl etkileşimde bulunacaklarını ve gelişimlerinin nasıl olduğunu gördükçe, çocukları hakkında daha gerçekçi olmaya başlarlar. Aynı zamanda istenmeyen bazı davranışların sadece engelli çocuklara özgü olmadığını, normal çocuklarında benzer davranışlara sahip olduğunu fark ederler. İş bunları gördükçe engelli çocukların ana-babaları çocukları hakkında daha iyi daha olumlu düşünmeye başlarlar.

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN ÖĞRETMENLERE FAYDASI

Aslında bilinen ve normal çocuklar için kullanılan etkili öğretim, tekniklerini engelliler için geliştirildiğini düşünürsek, özel eğitim tekniklerini bilen bir öğretmenin bu teknikleri bilmeyen bir öğretmenden normal sınıflarda daha başarılı olacağı kesindir. Engelli bir çocuğun özel bir ihtiyacını karşılamak için kullanılan bir teknik, aynı alanda ufak bir eksikliği olan normal çocuk içinde faydalı olacaktır.

NORMAL SINIFTA KAYNAŞTIRMA

Sınıf mevcudu 25-30 olan aynı özür grubuna mensup 1 veya 2 öğrencinin yerleştirildiği bu sınıflara seçilecek öğrencilerde bulunması gereken özellikler:
1. Birden fazla engellinin bulunmaması.
2. Sınıf düzenini bozacak aşırı hareketlilik, saldırganlık, dikkat dağınıklığı, içe dönüklük gibi davranış problemlerinin olmaması.
3. Aile, iş birliğine açık eğitim almaya yatkın olmalı.
4. Engel derecesi ve hazır bulunuşluk düzeyinin kaynaştırma ortamına uygun olması.
5. Engel durumunu gösterir Sağlık Kurulu Raporunun ayrıntılı olması ve eğitsel tanılamanın da yapılmış olması.

ZİHİNSEL ENGELLİLERDE KAYNAŞTIRMA

Bir toplumun uygarlık düzeyi, o toplumun çocuklarına verdiği değer ve eğitim hizmetleri ile ölçülür.
Bu eğitim hizmetleri normal çocuklara sağlanan eğitim hizmetlerinden , özel eğitime gereksinim duyan çocukları soyutlamadığı ölçüde bir anlam taşır.
Eğitim sürecinde bir bütünlük sağlanabilmesi için, aile, toplum ve devletin dayanışma içinde olması gerekmektedir. Bu etmenler arasında kopukluklar oluşturur.( Bıyıklı 1988).
Zihinsel engelli çocuk; yaşıtlarına göre öğrenme, kavrama, beceri ve toplumsal uyum bakımından en az iki ya da üç yaş geri kalmış çocuk demektir.
Zihinsel engelli çocuk gelişemez çocuk değil, kendi yavaş ritmiyle yaşıtlarını geriden izleyen çocuktur. Bu nedenle eğitimleri zihinsel kapasiteleri ölçüsünde her zaman mümkün olabilmektedir.
Zihinsel engelli çocukların eğitiminde ilk adım ve ilk temel ilke teşhistir. Zihinsel engelli çocukların durumu ve derecesi ne kadar erken ve uygun teşhis edilirse diğer düzenleme ve yürütmeler o derece kolaylaşır. Ancak ülkemizde zihinsel engellilerin teşhis sorununa gereken önem verilememiştir. Bir yandan erken teşhiste geç kalındığı gibi diğer yandan da yapılan teşhiste yanılgılarla karşılaşılmaktadır.
Zihinsel engelli çocukların sadece bir test uygulayarak seçmek yanıltıcı olmaktadır. Bu konuda yetkili uzmanlardan oluşturulacak bir kurulla ilk seçim için çok yönlü tıbbi, psikolojik, sosyal ve psikodevinsel incelemelerde kullanılacak testlerle, bireysel zeka testleri uygulanmaktadır. Herhangi bir eğitim kurumuna yerleştirilen çocukların sistemli olarak izlenmesi, ilk seçim ve teşhisin doğru ya da yanlışlığı muntazam aralıklarla kontrol edilmelidir.
Zihinsel engelli çocukların daha yeterli tanınması, toplu kayıt dosyalarının daha düzenli tutulması, eğitim gereksinimlerinin bu bilgiler ışığında ortaya çıkarılması önemlidir. Gerek alınan eğitim önlemlerinden, gerekse yetersizliğin kendi gelişim durumlarından kaynaklanan bir gelişme olup olmadığı dikkatlice izlenmelidir.
Zihinsel engelli çocukların eğitiminde okul öncesi eğitim çok önem taşır.1961 yılında J.M Wiktor Hunt “Zeka ve Deneyim” adlı eserinde zekanın değişmez olmadığını daha ilk yıllardan itibaren çevre ile olan etkileşime bağlı olarak gelişim gösterdiğini ileri sürmüştür.
Artık günümüzde zihinsel engelli çocukların okul programlarına ek olarak aile rehberliği gibi destekleyici uygulamalara çok gereksinim vardır.çocuğun okulda kazandığı becerilerin ev ortamında da aile ile işbirliği yapılarak pekiştirilmesi eğitimin sürekliliği ve yaygınlaştırılması açısından gereklidir. Son zamanlarda özel eğitime verilen önemle birlikte normal gelişim gösteren çocuklarla ; özel eğitim gerektiren çocukların kaynaştırılması , konusu ağırlık kazanmaya başlamıştır.
Ancak engelli çocuğun, engelli olmayan yaşıtları arasına yerleştirilmesi kaynaştırma programına alınmış olması demek değildir. Bu çocuklar bu sınıflarda da tamamen yalnız bırakılma, terk edilme, ilgisizlik duygusu yaşamak durumunda kalabilmekte ya da olumsuz, istenmeyen tarzda bir davranışla karşılaşabilmektedir. Gorrison ve Hamil 1971 yılında yapmış oldukları bir araştırmada zihinsel engelli çocukların, sadece bu çocuklar için açılmış özel eğitim sınıflarında eğitilmelerinin, toplumdan ayrı tutulmalarından bir farkı olmadığını belirtmişlerdir.

KAYNAŞTIRMA PROGRAMI

Gezici öğretmen, Özel Eğitim Destek Hizmetlerin ( 1- Kaynak oda, 2- Sınıf içi yardım, 3- Özel Eğitim Danışmanlığı) ve araç gereç desteği ile verimli olabilecektir. İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin konuya sahip çıkarak Rehberlik Araştırma Merkezi; varsa Özel Eğitim Okulu ve kaynaştırma programı uygulanan okul arasında koordinasyon sağlanması gerekmektedir.
İlde bulunan okullar ile Özel Eğitim Okullarının sosyal ve eğitsel yönden kaynaştırma sağlanacak bu çocukların anma ve kutlama törenlerini birlikte yapmaları ayda bir karşılıklı, birbirlerinin okullarına giderek, bizzat derslere giderek, bizzat derslere girmesiyle çeşitli ortak yaşantılar paylaşmalarına imkan tanınmalıdır.
Bu konuda yapılması gereken ilk iş kaynaştırma uygulamasının başlatılması ve yürütülmesinden, sonuçların değerlendirilmesinden sorumlu bir komisyon oluşturulmalıdır. Özürlerin düzeyi ile duygusal ve davranışsal özellikleri açısından normal sınıfta eğitimleri aksayacak olan çocuklar özel sınıflara yönlendirilecek, ancak belli derslerde, teneffüslerde, ders dışı etkinliklerde sosyal bütünleşmeyi sağlayacak her türlü etkinliklerden yararlandırılacaktır. Normal sınıfta kaynaştırma veya özel sınıfa yerleştirme işleminde çocuğun göstereceği gelişim özelliklerine göre her düzeyde geçişlerine imkan tanınacaktır.
Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürleri ve uzmanları tüm kaynaştırma eğitim uygulamalarından tanılama, yerleştirme ve izleme ile aile eğitimi ve sınıf öğretmenlerinden gelen sorunlara çözüm getirmek için özel eğitim okulları ile işbirliğine giderek çalışmayı aktif olarak yürütmelidir.
Okul müdürleri kaynaştırma sınıflarının mevcutlarını mümkün olduğunca (25-30) düşük tutmaya çalışmalıdır. Kaynaştırma programına alınacak çocuğun ailesinin konuya olumlu yaklaşımı olmasına dikkat edilecektir.

KAYNAŞTIRMA PROGRAMI UYGULAMASI

1-Gezici Öğretmen
2-Özel Eğitim Destek Hizmetleri
a- Kaynak oda
b- Sınıf içi yardım
c-Özel Eğitim Danışmanlığı
1-Gezici Öğretmenlik : Kaynak oda programına benzer bir eğitim uygulamasıdır. Bu görev zihinsel engelliler konusunda özel bir şekilde yetişmiş bir öğretmen tarafından yapılır. Bir çok okulun normal sınıfına devam eden zihinsel engelli çocukların sınıf öğretmenleri ile birlikte çalışır. Öğretmenlere özel araç ve gereçlerin sağlanması ve öğretimde gerekli yardımı yapar. Aynı zamanda ailelerine de evde gerekli yardımları yapar. Okullarda görev yapan diğer öğretmen ve personelin de zihinsel engellilere karşı olumlu ve sağlıklı tavırlar geliştirmesine yardımcı olur. Gezici öğretmenliğin zihinsel engelli çocukların toplumsal bütünleşmesinde çok yönlü yardımlar sağlayan yöntem olduğu söylenebilir.
2- Özel Eğitim Destek Hizmetleri:
a- Kaynak Oda : Kaynaştırılmış özel gereksinimli öğrenci bazı derslerde kaynak odaya alınarak bireysel ya da küçük grup eğitiminden yararlandırılır. Örneğin : Matematik öğretimi, konuşma terapisi ve benzeri kaynak oda uygulaması en yaygın destek özel eğitim hizmetleri arasında yer alır. Aynı zamanda da en çok eleştirilen uygulama özelliği taşır. Kaynak odaya yöneltilen en önemli eleştiri, belli sürelerle de olsa ayrıştırmaya yol açıyor olmasıdır. Ayrıca sınıf öğretmeni ile kaynak öğretmeni arasında bir eşgüdüm sağlanması da kolay olmamaktadır. Dolayısıyla öğrencilerin normal sınıfta ve kaynak odada aldığı eğitim arasında tutarsızlık olabilir.
b- Sınıf içi yardım: Çeşitli şekilde sağlanabilir. Örneğin: Destek hizmet uzmanı sınıfta bazı öğretim etkinliklerinde sınıf öğretmenine yardımcı olabilir ya da öğretmen sınıftaki diğer öğrencilerle öğretim yaparken, destek hizmet uzmanı kaynaştırma öğrencisiyle sınıf içinde bireysel çalışabilir. Sınıf içi yardımın amacına ulaşabilmesi için sınıfın gerek fiziksel gerekse sosyal özelliklerinin elverişli olması gereklidir. Ne yazık ki sınıf içi yardım uygulaması Türkiye’deki mevcut sınıf düzenlerinde oldukça zor gerçekleştirilebilecek bir uygulamadır.
c- Özel Eğitim Danışmanlığı: Diğer iki hizmetten en önemli farkı dolaylı bir hizmet biçimi olmasıdır. Kaynak oda ve sınıf içi yardım uygulamalarında destek eğitim uzmanı kaynaştırma öğrencisiyle doğrudan etkileşimde bulunur. Özel eğitim danışmanlığında ise danışman kaynaştırma öğrencisiyle değil öğrencinin öğretmeni ile çalışır. Özel eğitim danışmanlığının üç temel unsuru vardır.
1- Danışman
2- Danışan ( öğretmen)
3- Danışılan (öğrenci)
Sınıfında kaynaştırma öğrencisi bulunan öğretmen öğrencisinin davranış ve öğretmen sorunları için özel eğitim danışmanına başvurur. Öyleyse özel eğitim danışmanlığının birinci ilkesi (gönüllülük) ilkesidir. Öğretmen danışmana kendi isteği ile başvurur. Danışma süresince kaynaştırma öğrencisinin sorunu irdelenir, nedenleri araştırılır ve çözüm önerileri öğretmen sınıfında uygular.
Ancak önerileri uygulayıp uygulamamakta ya da dilediği gibi uygulamakta serbesttir. Öyleyse özel eğitim danışmanlığının ikinci ilkesi, özel eğitim danışmanının danışan öğretmen üzerinde (yaptırım gücü) olmamasıdır. Ancak danışman önerilerin kabul edilip uygulanması için ikna gücünü kullanabilir. Bunun ötesinde bir yaptırım uygulayamaz, öğretmeni denetleyemez. Özel eğitim danışmanının bir diğer ilkesi danışmanın amacıyla ilgilidir. Özel eğitim danışmanının amacı öğretmenin işiyle, sınıfıyla ilgili sorunları çözmektir. Öğretmene psikolojik danışma sağlamakla yetkili değildir, ayrıca yükümlüde değildir.

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNDE AİLENİN ROLÜ

Engelli öğrencilerinde normal sınıflarda, akranlarından ayırmadan eğitimlerinin en önemli eğitim yöntemi olduğu artık bilimsel olarak ta kabul görmüş bir gerçektir.
“özel eğitim gerektiren bireylerin diğer bireylerle karşılıklı etkileşim içinde bulunmalarını sağlamak ve eğitim amaçlarını en üst düzeyde gerçekleştirmek için verilen eğitim” olarak adlandırılır.
Kaynaştırma eğitiminin başarıya ulaşabilmesi için, bazı koşullar vardır. Bu koşullar şunlardır:
a-) Öğretmen
b-) Okul
c-) Aile
d-) Çevre
burada görüldüğü gibi kaynaştırma eğitimi bir ekip işidir, eşgüdüm gerektirir. Buradaki faktörler arasındaki iletişim ne kadar iyi olursa öğrencinin sosyal yaşama uyumu tüketici durumundan üretici duruma geçişi daha kolay olacaktır.
Çocuk zamanının büyük bir kısmını ailesinin yanında geçirmektedir. Bu da gösteriyor ki ailenin çocuğun eğitiminde mutlaka görev alması gerekmektedir. Aile çocuğunun öğretmeni ile iyi bir iletişim ağı oluşturmalıdır. Bu iletişim engelli bireylerin aileleri için daha önemlidir. Çünkü çocuk yetersizliğinden dolayı sınıfında ve çevresinde kendini yetersiz hissetmektedir. Bu eksikliğini ailesi ve öğretmenin özel destek ve gayretleriyle kapatması lazımdır.
Burada en büyük görev aileye düşmektedir. Aile önce çocuğun öğretmeni ile görüşerek öğretmenin ihtiyacı olan bilgileri açık bir şekilde anlatmalıdır. Öğretmen birinci kaynaktan aldığı bilgileri açık bir şekilde anlatmalıdır. Öğretmen birinci kaynaktan aldığı bilgiler doğrultusunda öğrenciye uygun yöntem ve teknikleri uygulayacak, uygun pekiştireçler belirleyecektir. Böylece başarıda en önemli adım atılmış olacaktır. Aile öğretmene her zaman yardımcı olmalıdır. Öğretmenin uyguladığı yöntemle ailenin uyguladığı yöntemler uyuşmalıdır. Yoksa çocuk çelişkilere ve uyumsuzluklara düşer. Aile öğretmenin işlemiş olduğu davranış ve becerileri öğrenciye evde tekrar ettirmeli ve uygulattırmalıdır. Bu uygulamalar yapılırken çocukta görülen olumlu ve olumsuz davranışları not almalıdır. Bu durumu en kısa zamanda öğretmenle paylaşmalıdır. Aileler çocuklarını iyi tanımalıdırlar. Çocuklarının neleri yapıp neleri yapamayacaklarını iyi bilmelidirler. Bu doğrultu da aileler çocuğun seviyesinin çok üzerinde bir beklentiye kapılmamalıdırlar, gerçekçi olmalıdırlar. Kazandırılacak davranışlarda acele etmemelidirler. Sabırlı olmalı ve bir beceri ya da davranışı tam olarak yapmadan diğerine geçmemelidirler. Gerektiğinde beceriyi ve davranışı kazandırmak için bol bol tekrar yaptırmalıdırlar.
Çocuk bir gününün büyük bir bölümünü evde ve bulunduğu çevrede geçirmektedir. Bu zaman içinde aile okulla ne kadar iyi bir etkileşim içinde bulunursa çocuğun başarısı o derece artar.
Aile engelli bir çocuğu olduğu için toplumdan ve çevreden kendini soyutlamamalıdır. Çocuğunu topluma kazandırma da çevresindeki insanlardan anlayış beklemeleri, onlara çocuğun özelliklerini anlatmalıdır. Nasıl davranmaları gerektiğini söylemelidir. Bu konda çevresini bilinçlendirmelidir.

 

« Önceki MakaleSonraki Makale »

Yorum yapabilmek için üye girişi yapınız veya facebook hesabınız ile yorum yapın.



 1. Psikolojik Danışmanın Önlük Giymesi Uygun Olur mu?

Evet giymesi gerekir
% 19

Hayrı giymemesi gerekir
% 75

Fikrim Yok
% 7

Toplam Tekil Hit: 3126555
Toplam Çoğul Hit: 22253618
Kimler Online ?
16 Ziyaretçi, 0 Üye
En son üyemiz H.HOCA, Hoşgeldiniz.

Copyright © Turkpdr.com | 2010 | Bu sitede yer alan içerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz ve yayınlanamaz